İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Meclisi 2017 yılı Mart ayı Meclis toplantılarında Fatih Belediyesi ve İBB Meclisi CHP Üyesi Ayşegül Okumuş Görgü’nün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü nedeni ile gerçekleştirdiği gündem dışı konuşması:
Sayın Başkan, Değerli Meclis Üyeleri arkadaşlarım; Bu hafta 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü…! “Kadının özgürlüğü tüm insanoğlunun özgürlüğü gibi, yalnızca emeğin, sermayenin boyunduruğundan kurtulmasıyla olacaktır.” diyen ClaraZetkin ‘in mücadelesi önünde tüm emekçi dünya kadınları adına saygıyla eğiliyorum.
8 Mart 1857 yılında başlayan onurlu emek mücadelesi bu gün de devam etmektedir. Kadın olmak; Birçok ülkede doğarken hayata yenik başlamaktır. Daha bir hafta önce 02 Mart 2017 tarihinde Avrupa parlamentosundan Polonyalı Korwin Mikke eşit işe eşit ücretin ödenmesine karşın “Elbette kadınlar erkeklerden daha az kazanmalı. Çünkü onlar daha zayıf, daha küçük ve daha az zeki ve daha az kazanmalı.“ ifadesini kullandı. Gerçi bu kişi hakkında soruşturma açıldığı bildirildi. Ancak bu talihsiz bir konuşma değildi elbette. Hala dünyadaki faşist ve gerici anlayışın kadına bakışının bir tezahürüydü.
Uzun bir mücadele sonucu kazanılan kadın hakları bugün budanma tehlikesi yaşıyor. Zaten içi boşaltılan her şey gibi 8 Mart kadınların dayanışma mücadelesinin de içini boşaltmaya yönelik çabaların her yıl farklı mecralarda kutlanmaya zorlanmasıyla hissedilmektedir. Özellikle ülkemizde “Kadınlar Günü” başlığı altında sıkıştırılan bu özgürlük ve direnme gücünün, elbette amacından saptırılması kadınların özgürleşme mücadelesini yok sayamayacak ve engelleyemeyecektir.
Bizler fabrikada, tarlada, bağda, bahçede, evde, okulda, sokakta, işyerinde hayatı hergün yeniden yaratan, emekçi kadınlarız. Pamukta, tütünde, çayda, tarım işçisi, 12 saat bant başında işyerinde, 24 saat evde işçiyiz. Buna karşın ancak dünyadaki zenginliğin 2/3 ‘ünü üretirken çocuklarına açlığı emziren, dünyanın yoksullarının da %70'iyiz.
Tecavüz ve aşağılamanın en ağırını biz yaşıyoruz. %60'ımız güvencesiz emek, sendikasız işlerde erkek emekçilerden daha düşük ücretlerle ve daha kötü koşullarda çalışmaktayız. Her 13 kadına karşılılık 87 erkeğin iş yaşamına dahil edildiği günümüzde emekçi kadınlar olarak üretim ve toplumsal yaşamın dışına itilmekteyiz.
Bugün devletin üstlenmesi gereken hasta, yaşlı, çocuk bakımları gibi işler kadın işi olarak tariflenip sırtımıza yüklenmektedir. Bir torba içine sokularak TBMM ‘den geçirilen doğum izni kandırmacasıyla, emzirme odaları ve emzirme hakkının elimizden alınması, esnek çalışmanın yasallaştırılmasını, Kamudaki kreşlerin bir bir kapatılmasını, kadınların emek piyasasından tamamen çekilerek ve sosyal yaşamdan koparılarak kadını eve hapsetmek istiyorlar.
Yakın zamanda hukümet tarafından görüşülecek olan kiralık işçi düzenlemesiyle, özel istihdam büroları yaygınlaşırsa iş güvencesi ve ihbar tazminatı ortadan kalkacaktır. Kıdem tazminatı fiili olarak yok edilecek. Sendikal örgütlenme zorlaşacak. Kural dışı, güvencesiz ve esnek çalışma biçimleri kural haline gelecektir. Biz kadınlar, esnek çalışmaya itileceğiz.
Taşeron düzeni ile iş yerinde suni olarak yaratılan ayrımcılık ve baskı arttırılacak. Kadın cinayetleri, kadına yönelik şiddet ve tacizi görmeyen cezalandırmayan, tecavüzcü katilleri ödüllendiren hukuk sistemini reddediyoruz.
Günümüzde kadınlar en yakınları babaları, erkek kardeşleri ve kocaları tarafından öldürülmektedir. Ülkemizde her gün 5 kadın böyle cinayetler sebebiyle hayatını kaybetmektedir. Oysa özgürce, korkmadan yaşayacağımız bu dünyada bizim bedenimizden siyaset yapana HAYIR diyeceğiz. Çekin ellerinizi bedenimizden diyoruz. Varlıkları ile yaşamın tüm alanlarında üretken olan, yaşamı yeniden üreten kadınlar, dünyayı değiştirme ve dönüştürme gücüne sahiptir.
8 Mart insan onurunu korumak adına, insanca koşullarda çalışma haklarının, çalışma sürelerinin düşürülmesi mücadelesinin düşünülmesi, kadınların kararlılığı ve dönüştüren gücünün açığa çıktığı bir olayın adsız kahramanlarını anma günüdür.
8 Mart sadece kendi çocukları için değil, zor durumda olan bütün çocuklar için kaygılanan, ağlayabilen, açlığa yoksulluğa, savaşa direnen kadınların günüdür.
8 Mart üretkenliği hakça paylaşımı, toplumsal adaleti ve barışı savunanların, barış diliyle konuşanların günüdür.
8 Mart özgürlük ve hak mücadelesinde yanarak yaşamlarını kaybeden kadınların uğruna öldükleri değerleri koruma günüdür.
8 Mart dünyada barışın yaşanılmasının ve yaşanır bir dünya için mücadele edilmesinin adıdır.
Bu uğurda mücadele eden tüm kadınları selamlıyorum.
Son olarak ulu önder Mustafa Kemal Atatürk ‘ün de dediği gibi; Yaşasın 8 Mart, yaşasın özgürlük ve dayanışma mücadelesi!
Hepinize saygılarımı sunuyorum… Ayşegül Okumuş Görgü