Mursi: Yeni Firavun mu? Demokrasinin Kalesi mi?

Röportaj19 Mart 2015 19:47
Mursi: Yeni Firavun mu? Demokrasinin Kalesi mi?
A
a

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin Anayasal düzenlemeler çerçevesinde yeni kararlar alarak yetkilerini genişletmesi üzerine yine Mısır’da yoğun protestolara şahit olduk. Mursi’nin yetkilerini genişletmesinden endişeli olan halk Tahrir Meydanı’nda gösterilere başvurarak rahatsızlığını dile getirdi.

Peki Mursi bu yeni anayasal düzenlemeye neden başvurdu? Bir diktatörün ardından yeni bir dikta dönemine yumuşak geçiş mi yapmak istiyor? Yoksa Mursi’nin haklı sebepleri var mı?

Geçtiğimiz onyıllarda Mısır’da son derece köklü bir diktatöre şahit olduk. Tüm yerleşik sistemler gibi Mübarek sisteminin de dalları Mısır’ı kuşatmıştı. Peki Hüsnü Mübarek’in sahneden çekilmesiyle bu dallar nasıl bir yapılanmaya gitti?

Mübarek sisteminin etkili isimleri arasında yer alan ve demokratikleşme sürecinde yeni Mısır’a pek de yardımcı olmayan kişilerin yargı sürecinde açıkça kayırıldığına ve resmi olarak adı konulmamış bir dokunulmazlığa sahip olduklarına hepimiz şahit olduk. Onlarca yıllık bir zehirli sarmaşığın sadece topraktan sökülmesiyle, güçlü dallarının aniden ortadan kalkmasını beklemek de zaten akılcı olmazdı. Hatırlarsanız Kahire'de göstericilerin üzerine sürülen develer, Mısır'daki halk ayaklanmasının en akılda kalan karelerinden biriydi. Birçok kişinin yaşamını yitirdiği o kanlı müdahalenin zanlıları yargı önüne çıkarıldı, ancak hiçbiri suçlu bulunmadı. Peki adil olması gereken yargıya güvenemeyeceğini net olarak anlayan Mursi’nin yapması gereken bunun karşısında sessiz kalmak mı olmalıydı? Elbette hayır. Aslında Mursi tam da deve krizinin zanlılarının serbest bırakılmasını protesto eden kalabalık güruhun kendisinden beklediği müdahaleyi yaptı ve uzun yıllardır bozuk olan sisteme müdahale etti. Hangi ülkede olsa, değişen bir rejimin artıklarını temizlemek için o değişimin itici güçlerinden bir bireyin en azından kısa bir süre için yeni rejimi düzenlemek için ele alması gerekirdi.

Geçmişte özellikle Marksist darbelerde ve komünist rejime geçişte devlet kademelinde kalan karşıtların aldıkları cezaları düşünecek olursak, Muhammed Mursi şu an için kendi karşıtlarına oldukça ılımlı davranıyor ve yine anayasal çözümlerle sorunlardan kurtulmaya çalışıyor. Yarım kalan bir devrim, yenilikçinin ani sonunu hazırlar. Mursi’nin devraldığı sorunlu yapıyı düzeltmek için yetkiye ve zaman ihtiyaç duyması şu an için endişe verici görünmüyor.

Peki Arap ülkelerinde demokrasi olacak mı? Bunun hemen olması çok çok zor görünüyor. Bu ülkelerde sağlıklı bir demokrasinin oturabilmesi için öncelikle konservatif kitleye demokrasinin İslam’la bağdaştığını, İslam’ı reddetmediğini, laik sistemin gerçek inananlar için bir garanti olduğunun anlatılması gerekiyor.“Dinde zorlama yoktur”(Bakara Suresi, 256) ayeti laikliğin en temel desteğidir. Allah Kuran’da “sizin dininiz size benim dinim bana. Siz benim inandığıma inanacak değilsiniz, ben de sizin inandığınıza inanacak değilim” (Kafirun Suresi, 109) diye bildiriyor. Bu durumda Müslüman olmak istemeyen bir insanı zorlamanın sözde teolojik zemini de

ortadan kalkmış oluyor. Bu ülkelere öncelikle demokratik ve laik olarak yine de dindar yapılarını koruyacakları konusunda garanti verildiğinde ve yol gösterildiğinde, herkesin eşit olduğu bir demokrasinin imkansız olmadığına şahit olacağız.

1000
icon

Henüz yorum yapılmadı,
İlk Yorum yapan siz olun...

alinti yazarlar ALINTI YAZARLAR
hava durumu HAVA DURUMU
anket ANKET

e-gazete E-GAZETE
sayfalar SAYFALAR
arşiv HABER ARŞİVİ
linkler LİNKLER
Bu haber ilginizi çekebilir! Kapat